Ciltte görülen basit bir döküntü, bize çok şey anlatıyor olabilir

Yeni bir bilimsel araştırma, basit bir döküntü veya egzama gibi görünen cilt rahatsızlıklarının, bireylerde depresyon ve intihar düşünceleri riskinin yükseldiğine dair önemli bir gösterge olabileceğini ortaya koydu. İspanya’da yürütülen çalışma, cilt sağlığı ile ruh sağlığı arasındaki yakın ilişkinin, bilinenin ötesinde bir tahmin aracı olabileceğini gösteriyor.

Cilt ve beyin, farklı işlevlere sahip olsalar da, anne karnında ektoderm adı verilen aynı embriyonik hücre katmanından köken alırlar. İspanya’daki Gregorio Marañón Sağlık Araştırmaları Enstitüsü’nden bir bilim insanı ekibi de, bu ortak kökenin, ciltteki şikayetler ile zihinsel sağlık sorunları arasında bir bağlantı olup olmadığını araştırmaya yöneltti. Araştırmacılar, gerçeklikten kopma, halüsinasyon veya sanrı gibi semptomlarla ilk psikoz atağını geçiren 481 hastayı mercek altına aldı.

Testler sonucunda, hastaların yüzde 14,5’inde döküntü, kaşıntı ve ışığa duyarlılık gibi dermatolojik belirtiler tespit edildi. Bu eğilimin, erkeklere kıyasla kadınlarda (yüzde 10’a karşılık yüzde 24) daha yaygın olduğu gözlendi.

Cilt rahatsızlığı olanlarda dört kat yüksek intihar riski

Tüm hastalar dört hafta boyunca antipsikotik tedavi aldıktan sonra ruh sağlığı parametreleri açısından yeniden kontrol edildi. Dört haftalık takip sonuçları, psikoz geçiren ve aynı zamanda cilt rahatsızlığı olan hastalarda daha yüksek depresyon ve intihar riski olduğunu gösterdi.

Bulgular oldukça çarpıcıydı. Cilt rahatsızlığı olan hastaların yüzde 25’i intihar düşünceleri veya girişimleri yaşarken, cilt rahatsızlığı olmayan hastaların ise sadece yüzde yedisi benzer deneyimler yaşadı.

Baş araştırmacı Dr. Joaquín Galvañ, bu keşfin cilt rahatsızlıklarının varlığının, hastaların ilk psikoz atağından sonra daha kötü sonuçlar yaşama riskinin yüksek olduğunu gösterdiğini belirtti.

Yeni bir erken uyarı işareti mi?

Bu bulgulara göre, döküntü veya egzama gibi belirtiler, tıpkı bir kan testinin kalp hastalığı riskini göstermesi gibi, zihinsel sağlık sorunları için erken bir belirteç görevi görme potansiyeline sahip. Dr. Galvañ, araştırmalarının bakış açısını şöyle özetledi: “Cilt rahatsızlığı olan kişilerin yüzde 30 ila 60’ının psikiyatrik semptomlar gösterdiği zaten biliniyordu. Biz ise olaylara ters yönden baktık; zihinsel sağlık sorunları olan kişilerde cilt rahatsızlığı var mı ve varsa, bu bize faydalı bir şey söyleyebilir mi?

Araştırmacı, dermatolojik semptomların psikozun erken evrelerinde hastalığın şiddetinin ve kısa vadeli kötü sonuçların bir göstergesi olabileceğini ve bu sayede daha kötü klinik seyre sahip, kişiye özel müdahalelerden fayda görebilecek bir hasta alt grubunu erkenden belirleyebileceklerini ifade etti.

Bu bağlantının kesin nedeni henüz netleşmiş olmasa da, bilim insanlarının çalışma hipotezi, cilt ve nörolojik sistemlerin ortak gelişimsel kökenlerinden kaynaklandığı yönünde.

Diğer psikiyatrik rahatsızlıklar için de geçerli mi?

Bulgular, Amsterdam’daki Avrupa Nöropsikofarmakoloji Koleji (ECNP) toplantısında sunuldu. Dr. Galvañ, bunun psikoz hastalarında bu ilişkiyi gösteren ilk çalışma olduğunu ve sonuçları doğrulamak için takip çalışmalarına ihtiyaç duyulduğunu ekledi.

Araştırmacılar şimdi, bu bağlantının sadece psikoz için değil, bipolar bozukluk, anksiyete, DEHB veya depresyon gibi diğer psikiyatrik rahatsızlıklar için de geçerli olup olmadığını anlamayı hedefliyor.

Daha önceki araştırmalar da bu ilişkiyi destekliyor. Dermatolojik hastaların üçte birinden fazlasının psikolojik endişeler yaşadığı biliniyor. Özellikle sedef hastalığı, atopik dermatit ve egzama gibi durumlar, eş zamanlı ruhsal sağlık sorunlarıyla en çok ilişkilendirilen cilt hastalıkları arasında yer alıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir