Cumhuriyet rejimine karşı gerçekleştirilen saldırılar bugün hat safhaya geldi!
TSK’da yakasına Atatürk fotoğrafı takmayan teğmeni, uyaran diğer teğmenler TSK’dan atılma tehlikesiyle karşı karşıya!
Diğer taraftan Milli Eğitiminin tarikat sever bakanı Yusuf Tekin, tarikat ve cemaatlerle protokol yapmaya devam edeceklerini açıkladı!
Cumhuriyet hiç olmadığı kadar tehdit altında!
Bu tehdidin başlangıcı ise bundan tam 93 sene evveline dayanıyor!
Bundan tam 93 sene evveldi!
Cumhuriyetin genç teğmeni Mustafa Fehmi Kubilay, cumhuriyet karşıtı yobazlar tarafından şehit edildi!
Şeyh Esat’ın Nakşibendi tarikatını yaymakla görevlendirdiği Laz İbrahim’in vaazlarından etkilenen sarıklı ve cübbeli yobazlar, tehditlerle etrafına topladığı vatandaşlarla şeriat nidaları atarak yürüyüşe başladı!
Zorlamanın olmadığı İslam’da şeriata silah zoruyla destek buldular!
Gönülden yaptıramadıklarını zorla yaptırdılar vatandaşa!
Cumhuriyet ve devrimlerine karşı başlattıkları isyanda, “Şapka giyen kafirdir” sloganları atıyorlardı!
İslam’ı kılık kıyafete indirgeyen zihniyetin bir oyunuydu bu.
Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’yu işgal edemeyen zihniyet, hain tarikat ve cemaatler aracılığıyla işgal etmeye çalışıyordu vatanımızı!
İsyanı bastırmak için askerliğini asteğmen olarak yapan Kubilay görevlendirilmişti!
Kubilay aslında öğretmendi!
Cumhuriyetin devrimlerini, faziletlerini anlatıyordu öğrencilerine!
İsyanı bastırmakla görevli Kubilay, o kadar insan canlısıydı ki halka zarar gelmesin diye askere mermi yerine manevra fişeği taktırmıştı!
İsyankarların arasına tek başına girdi, “teslim olun” dedi.
Kubilay’a yanıtları mermiyle oldu, yaralanan Kubilay cami avlusuna sığındı!
Askerin kalabalığa müdahalesi manevra fişekleri nedeniyle başarısız olurken “bana mermi işlemiyor” diyerek halkı galeyana getiren Derviş Mehmet, cami avlusuna sığınan Asteğmen Kubilay’ın boğazını testere ağızlı bağ bıçağıyla keserek onu atletti.
Barış dini İslam’a inananlar cami avlusuna sığınan Kubilay’ı vahşice katletti!
Genç Türk subayının başını yeşil sancağa bağlayıp dolaştırdılar.
Bunun aynısını Kurtuluş Savaşı’nda işgal kuvvetleri de yapmıştı!
Anlayın aradaki bağı!
Türk vatanında Türk subayını vahşice katledip kesik başını yeşil sancağa bağlayıp dolaştırana HAİN denmez de ne denir?
Olayı öğrenen Mustafa Kemal Atatürk’ün “Menemen’i haritadan silin” talimatı verdiği, ertesi gün kararından vazgeçtiği aktarılır çeşitli kaynaklarda.
Yaşı küçük olan isyancılar dışında 28 isyankar, mahkum 3 Şubat 1931’de Kubilay’ın şehit edildiği yerde asıldı.
1934’te Menemen’de Kubilay ve beraber şehit edilen bekçi Hasan ve Şevki için dikilen anıta şu ifadeler yazıldı:
“İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz”
92 yıldır bu yobazların artıklarıyla mücadele ediyoruz.
Türk vatanında Türk’e İslam adına düşmanlık edenlerle mücadele ediyoruz.
Yuları Kurtuluş Savaşı’nda bu ülkeyi işgal etmeye çalışanların torunlarında olanlarla mücadele ediyoruz.
Kubilay olayı hepimize ders olmalı!
Takiyecilerin ne sözlerine ne samimiyetlerine aldanmamalıyız!
Hepsinin asıl amacı İslam kisvesi altında ülkeyi yabancılara teslim etmektir!
Hepsinin asıl amacı demokrasiyi amaçlarına giden yolda kullanmaktır.
Dini siyasete alet etmek isteyen zihniyetin birbirlerinden farkı yoktur.
Ama Mustafa Kemal’in emanet ettiği Türk gençliği olarak Kubilay Anıtı’nda yazdığı gibi,
Bu zihniyetle mücadelemize şu şiarla devam edeceğiz:
“İnanacağız, dövüşeceğiz ve gerekirse bu uğurda öleceğiz”
Bıraktığımız emanete sahip çıkacaklar olacaktır elbet!