Sol nedir?
Daima “sosyal demokrat” olduğunu söyleyen Kemal Derviş üzerinden tartışma açacağım. Çünkü Derviş’in yaşamı, sol’un son kırk yılda nasıl değişime uğradığını anlatıyor!
Derviş, 1949 doğumlu ve devrimci 68’lilerin 47’ler kuşağına dâhil edebiliriz.
Kökü, Osmanlı Sarayı’na dayanan “Beyaz Türk” (ki annesi Alman) bir ailenin çocuğu.
Cenevre Gölü yanındaki şatoda eğitim veren İsviçre’deki özel yatılı Institut Le Rosey’de okudu…
68 Kuşağı Londra duvarlarına “kapitalizmin koruma köpeği olmak istemiyoruz” sloganını yazarken, Derviş, London School of Economics’te öğrenciydi. Okul, sol öğrencilerin kalesiydi.
Derviş’in yoğun politik ortamdan etkilenmemesinin mümkün olmadığını şuradan çıkarabiliriz:
1973 yılında ABD Princeton Üniversitesi’ndeki doktora konusu neydi:
“Türkiye için doğrusal olmayan çok sektörlü bir planlama modelinde ikame, istihdam ve zamanlar arası denge.”
Karşımızda “dokunulmaz piyasacı” değil, planlamayı savunan doktora öğrencisi var.
Aynı zamanda solcu idealist idi ve Princeton’u bırakıp, ODTÜ’ye öğretim üyesi olarak geldi…
Derviş, ODTÜ iktisat bölümünde hocalık yaparken Bülent Ecevit’in üç yıl “ekonomi danışmanı” oldu!
Yani 1970’lerde; “demokratik sosyalizmi” / kamuculuğu/ planlamayı savunan Ecevit ile düşünsel yol arkadaşlığı yaptı…
***
Yıl, 1977… Kemal Derviş, Dünya Bankası’nda çalışmaya gitti.
O dönem dünyada Keynesyen/ kamucu/ planlamacı ekonominin hâkim olduğu yıllar…
Vietnam Savaşı’ndan ders çıkararak yenik ayrılmış ABD, Üçüncü Dünya Ülkeleri’nin sol’a kaymaması için yoksulluk kredileri dağıttığı devir…
1968-1981 yılları arasında bankanın başında, -Vietnam Savaşı dâhil,- (1961-1968) döneminde ABD Savunma Bakanlığı yapmış olan Robert McNamara vardı.
Banka her ne kadar ekonomik kalkınma politikaları yerine yoksulluğu azaltmayı hedeflese de buna rağmen sol’un iktidara yürüyüşü durdurulamazsa ne yapılacaktı? Örneğin:
McNamara, Şili’ye gitti, “kamulaştırmalar” yapan Başkan Salvador Allende’yi uyardı. Uyarıyı dinlemeyince Başkan Allende askeri darbeyle yıkıldı. McNamara darbeci General Pinochet’e krediler yağdırdı!
Şili darbesinin farklı bir yönü vardı; yeniden “doğum” yaptırılacak neoliberalizmin “laboratuarı” yapıldı ülke…
1980’lerden itibaren ABD, İngiltere ve Türkiye gibi ülkeler “yapısal uyum” politikaları ile neoliberalizme eklendi. Böylece: Kamuculuk/devletçilik, planlı kalkınma gibi Keynesyen/karma ekonomik sistem tasfiye edildi/ piyasadan kovuldu…
Dünya Bankası görevlisi Kemal Derviş’in de düşünsel dünyasının köklü dönüşüme uğradığı dönemdi 1980’ler…
Keza:
***
Neoliberalizm Blair, Schröder, Papandreu, Zapatero gibi kendilerini “Üçüncü Yol” diyerek aslında neoliberalizmi savunan Avrupa’daki sosyal demokrat liderlere- partilere büyük zarar verdi, yok olup gittiler…
Hatırlayınız Kemal Derviş, İsmail Cem ve Hüsamettin Özkan ile kuracağı sosyal demokrat parti programının özünü de “Üçüncü Yol” fikri oluşturacaktı. Sonra bunu Baykal kullanmaya başladı!
Evet, sol- sosyal demokratlar vahşi piyasaya yenik düşürüldü. Artık sol, sadece bazı kültürel politikalarda sağ görüşten farklıydı; yeni muhafazakâr neoliberal piyasada hemfikirdi!
Dünya Bankası’ndaki 22 yıllık kariyerinden sonra Kemal Derviş, “yoldan çıkmış neoliberal politikaları” tekrar yola koymak için “kurtarıcı” olarak 2001 yılında Türkiye’ye gönderildi…
Ve, Atatürkçü/kamucu/ Keynesyen Ecevit ile birlikte “Türkiye’nin Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” ile artık neoliberalizme bağlılıklarını deklare ettiler. Sol görünümlü yazarlardan bile büyük alkış aldılar…
Eleştiren Mümtaz Soysal gibi bazı solcular, “dinazor”- “statükocu” diye itham edildi. Aynı bugün olduğu gibi!
Kendine Atatürkçü-solcu diyenler bilmeli ki:
“Ilımlı İslamcı neoliberalizm” ile “sosyal demokrat neoliberalizm” arasında fark yoktur, ikiside sağcıdır…
Soner Yalçın