CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Taksim, 1 Mayıs’ta emekçilere kapatıldı. Orada Anayasa Mahkemesi kararına rağmen örülen utanç duvarını gördük.” dedi.
Özel, CHP TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, yaklaşık 3 hafta önce başta gençler olmak üzere tüm yurttaşlara yönelik bir üye kampanyası başlattıklarını belirterek, partisinin gençlik kollarının 81 il genelinde yürüttüğü kampanyaya gösterilen ilgiden duyduğu memnuniyetini dile getirdi.
Üye kampanyasına ilk hafta ikiz kardeşlerin, daha sonra üçüz kardeşlerin katıldığını kendisinin de dördüz kardeşler için esprili bir çağrı yaptığını anlatan Özel, bu sözlerine sosyal medya hesabından bir dönüş olduğunu söyledi.
Özel, İlayda Aygül’ün kendisine sosyal medya üzerinden bir mesaj gönderdiğini ifade ederek, dördüzler İlayda Aygül ve kardeşleri Berkay, Olgay ve Gökay Aygül ile tanıştıklarını anlattı. Özel, kürsüye davet ettiği dördüzlere parti rozetlerini takarak, “Atatürk’ün partisine babaevine hoş geldiniz.” dedi. Daha sonra dördüzlerin annesini de kürsüye çağırarak teşekkürlerini ileten Özel, CHP’ye katılan akademisyen Bahadır Erdem’e de parti rozetini taktı.
Özgür Özel, konuşmasında Gaziantep’te meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden 9 vatandaşın ailelerine ve Almanya’da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden gazeteci Celal Başlangıç’a Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan için düzenlenen anma etkinliğine katıldığını ifade eden Özel, “52 yıl önce yaşanan bu büyük acıya hep birlikte ortak olduk. Orada Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş arkada bir yerdeyken onu yanıma çağırdım. Niye arkada kaldınız dedim. ‘Sayın Genel Başkan, siz beni Deniz Gezmiş’in ağabeyi olarak çağırıyorsunuz ama buradaki herkes onun kardeşidir.’ Ben de buradan onun yaptığı tanımlamaya uygun olarak söylüyorum ki bu salondaki herkes bu partideki herkes Deniz’in, Hüseyin’in, Yusuf Aslan’ın kardeşidir. Onların yolu tam bağımsız Türkiye yolu. Cumhuriyet Halk Partisinin yoludur.” ifadelerini kullandı.
Özgür Özel, Deniz Gezmiş’in Filistin Kurtuluş Örgütü ile dayanışma içinde olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yanında Filistinli arkadaşı İsa vardır. Arapça yazılmış, Filistin şiirini okur. Deniz, Arapçayı sökmeye, şiiri anlamaya çalışır. Bunun Türkçesi basılır. 1976’da Filistin şiiri basıldığında Deniz Gezmiş artık aramızda yoktur. İsa, Türkiye’ye gelir. O kitabı alır. Deniz’in mezarını ziyaret eder ve Filistin’e döner. İsa, 2 sene önce öldü ve kitabını evladına verdi. ‘Bu kitabı, Türkiye’de Deniz Gezmiş’in izinden yürüyen birine ver’ diye vasiyet etmiş. Geçen hafta Türkiye’deki Filistinli öğrencilerin başkanı İsa’nın oğlunun emanetini getirdi. Kitabı aldım. Dün MYK toplantısında CHP’nin müzesine konmak üzere benden sonraki sayın genel başkana devir teslim töreninde arz edilmek üzere o kitabı partinin envanterine kayıt ettirdik.”
Özel, geçtiğimiz yasama döneminde 27 Mayıs darbesine ilişkin idam kararlarını ortadan kaldıran yasal düzenlemeye imza attıklarını hatırlattı.
Özgür Özel, basın özgürlüğünün demokrasinin olmazsa olmaz şartlarından biri olduğunu belirterek, bir ülkede tam demokrasinin ancak basın özgürlüğüyle mümkün olacağını söyledi. Gazeteci Barış Terkoğlu’na verilen hapis cezasını eleştiren Özel, “Ne çekti bu Barışlar? FETÖ yargıya egemendi. Bu gerekçelerle ceza alıyorlardı. FETÖ yargıdan temizlendi. Aynı gerekçelerle ceza alıyorlar.” dedi.
Son 22 yılda hukukun yara aldığını ileri süren Özel, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına anayasal zorunluluğa rağmen uyulmamasının sayısız örneğinin yaşandığını söyledi. Bu örneklerden birinin geçen hafta 1 Mayıs’ta olduğunu ifade eden Özel, “Anayasa Mahkemesi’nin açık kararına rağmen Taksim, 1 Mayıs’ta emekçilere kapatıldı. Orada Anayasa Mahkemesi kararına rağmen örülen utanç duvarını gördük. Türkiye Cumhuriyeti’nin en kıymetli, tarihi hazinelerinden bir tanesi olan surların önüne, İstanbul’a yıllar önce su taşıyan, İstanbul’un susuzluğunu ortadan kaldırmak için yapılan tarihi kemerlerin önünde, aralarına TOMA’ları dizerek, önüne polisimizi dizerek orayı bir utanç duvarı haline getirdiler. Bu utanç duvarı maalesef tarihe geçti. O utanç duvarı bu iktidar gidip, bu ülkeye özgürlükler geldiğinde Türkiye demokrasisinin kara anı olarak hep hatırlanacak.” diye konuştu.
“Suçluların mağdur, mağdurların suçlu ilan edildiği bir süreçteyiz”
Özel, “1 Mayıs’ta birilerinin Anayasa’ya uymadığı için emekçileri kutlamaların olduğu alana almadığını” öne sürerek, şöyle konuştu:
“Orada bulunanlar, itiraz edenler ve girmek isteyenler kendileri de birer emekçi olan polisimizle karşı karşıya kanunsuz bir emirle getirildi. Ardından 49 yurttaşımız, 1 Mayıs’ta orada yaşananlar üzerine önce gözaltına alındılar ve tutuklandı. Anayasa Mahkemesi kararına direnen, kanunsuz emri verenler, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa uymadı diye gençleri gözaltına alıp tutukluyorlar. Gösteri ve toplantı yürüyüş hakkı kanuni ve anayasal bir haktır. Onu engelliyorsun sonra kanuna uygun değil diye hapse atıyorsun. Suçluların mağdur, mağdurların suçlu ilan edildiği bir süreçteyiz. Bir an önce gençlerin serbest bırakılmasını, milletten kanuna uyulmasını isteyenlerin önce anayasaya uyması gerektiğini hatırlatırız.”
Grup toplantı salonunda, kamu iktisadi teşekküllerinde bulundukları için kadro alamayan taşeron işçilerin bulunduğuna işaret eden Özel, yapılan işin Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı ve ayrımcılık olduğunu savundu. Özel, KİT’lerde ve belediye iştiraklerinde çalışıp yasal düzenleme dışında bırakılarak kadro alamayan tüm emekçilerin taleplerinin arkasında olduklarını ve desteklediklerini söyledi.
Hükümetin ekonomi politikalarını eleştiren Özgür Özel, şu değerlendirmelerde bulundu:
“İktidarın kötü ekonomi yönetimi, emekliye, emekçiye, memura, alın teri ile geçinen her bir yurttaşımıza büyük bir çöküş yaşattı. Hayat pahalılığını, yüksek enflasyonu, artan kiraları, Türk lirasının aşırı değer kaybını hep birlikte yaşıyoruz. Avrupa Birliği Komisyonunun yaptığı bir çalışmaya göre kira sorununda Avrupa kentleri arasında vatandaşın en çile çektiği, kira sorunun en yüksek olduğu kent İstanbul. İstanbul’daki ortalama kira 23 bin lira. 650 avro. En düşük emekli maaşı ise 10 bin lira. Asgari ücret 17 bin lira. Ortalama kira 23 bin lira. Bunun Avrupa’da bir örneği yok. Yani bir kentte çalışan emekçiye ortalama kiranın yüzde 20 altında asgari ücret örneği yok. Ortalama kiranın yarısından az emekli maaşı alan dünyada hiçbir ülke yok. Bu yüzden emeklimize ve emekçimize yapılan bu zulmün altını dikkatle çiziyoruz.”
Özel, kredi kartı sahiplerinin de borcunu ödeyemedikleri için her ay iflasa, borç batağına ve icraya sürüklendiğini belirterek, “Milletin ekmeğinin küçüldüğü, buzdolabının boşaldığı, sofrasının zayıfladığı, çorbasının kaynamadığı bir sürece geldik. Bu yoksulluğu görmeliyiz. Bu sıkıntıları görmeliyiz ve buna hep birlikte itiraz etmeliyiz.” dedi.
(Sürecek)